20 Mayıs 2011 Cuma

Haberin var mi?




Habeeeriiiin haberiiiiiin var mi ?

Enfes....

19 Mayıs 2011 Perşembe

Paradoks

 Bazen, neden "  özledim...seni kimseyle paylaşamıyorum,kıskanıyorum,senin icin endişeleniyorum, bana ait olmani istiyorum tum bunlari istiyorum çünkü seni seviyorum..." diye düşünüp kıvrandığınız zamanlarda,ağzınızdan "beni aramadın dün gece ...o hatun kimdi..bana yalan söylüyorsun...tek derdin seks..arkadaş kalalım madem öyle,  hadi hoşçakal " dökülür ardı ardına...sonrada o salakça gururunuz yüzünden bir boku düzeltemeyip,  kös kös oturur size yanıt vermesini beklersiniz...

Bu da yetmezmiş gibi birde,yüksek sesle - Boşveeer dersiniz..

Aferin aferin...



Ben anlamıyorum sizi kızlar..cidden anlamıyorum..  (  :

4 Mayıs 2011 Çarşamba

"Güven" geldiysen kapıyı iki kere tıkla..

Eros( Aşk ),  Psyche (RUH)

Psyche
(Ruh), Milet kralının üç kızından en güzeli idi. Gerçekten o kadar güzel, o kadar alımlıydı ki herkes Afrodit’i bırakmış, ona tapınmaya başlamıştı. Afrodit tapınağının sunakları artık bomboştu ve herkes hediyelerini Psyche ’ye götürüyordu. Aşk tanrıçası Afrodit küplere biniyor, kıskançlığından deliriyordu. İntikam almaya karar verince, oğlu EROS’a gitti ve dünyanın en çirkin erkeğine aşık ederek Psyche ’ye cezalandirmasini istedi. EROS annesinin isteğini yerine getirmek için hemen yola koyuldu.

Aşk tanrısı Eros, Ares ve Aphrodite’in oğludur. EROS annesi Aphrodite gibi dünyaya güzellik ve neşe getirir, insanların gönüllerini aşk ateşi ile yakar, insanların mutluluklarını yada sonlarını hazırlardı. Sırtında bir çift kanadı vardı. Bu kanatlarla uçarak dünyayı dolaşır geçtiği yerlere çiçek kokuları saçardı. EROS 'un elinde her zaman okları olurdu. Bu oklarla insanları kalplerinden vurur onları birbirlerine aşık ederdi.
Birgun kraldan kizi Psyche 'yi kurban etmesi yoksa halkina en beter hastaliklarin ve belalarin salinacagi haberi geldi.Uzuntusunden kahrolan kral  butun yalvarmalarina ragmen  Tanrilarin fikrini degistiremedi ve caresiz kabul etti.Buna gore,kizi Psyche'yi tepenin basinda ki tapinaga birakacaklardi.Ailesi ve halki ile vedalasan Psyche ,burada sonunu beklemeye basladi.Bir sure sonra yere uzandi ve uyumaya basladi.Gozunu actiginda ,kendini ,uyuyan bir ormanın ortasında kurulmuş, muhteşem fakat ıssız bir sarayda buldu.Saraydaki hizmetkarlarin soyledigine gore "canavar" kocasi gece yanina gelecekti.Nitekilm geldi de...Psyche 'ye gece boyunca guzel sozler soylemisti fakat hava aydinlanmadan yanindan gidiyordu.Her gece karanlık düştükten sonra canavar kocasi,Psyche 'nin yanina geliyorduPsyche  onun canavar oldugunu dahi dusunmuyordu artik.. Sihirli sarayda bir insanın isteyebileceği her şey vardı. Fakat Psyche 'nin tek istediği,kendisini deliler gibi seven bu canavarin yüzünü görmekti. Fakat kocasi  bunu kabul etmiyordu, gece hep karanlıkta geliyor ve güneş doğmadan da gidiyordu, akşamları sarayda ateş yada mum yakılmasını yasaklamıştı. Psyche ne kadar yalvarsa da fayda etmedi.

"Aşkımızın sırrını kalbinde taşıdığın sürece mutlu olacaksın" dedi canavar "Beni görmeyi aklından bile geçirme, kim olduğumu  öğrenme, bilmeden tanımadan beni oldugum gibi sev..(bu sahne esnasında,arka fonda çalan muzik )senden gizlenen şeyleri öğrenmeye çalışarak mutlu olma fırsatını elinden kaçırma."Ve Psyche de bunu kabul etmiş.. Canavar'in yuzunu görmeden kim olduğunu bilmeden onu  sevmişti. Birlikte çok mutluydular…

Gel zaman git zaman, Psyche mutsuz olmaya başladı,(diger tabirle rahatlik batti) çünkü kocası onu bu altın kafeste mutlu etse de ailesini özlüyordu, onları görmek için çıldırıyordu. Bir gün kocasına bu isteğinden bahsetti, kocasıysa bir şartla gidip onları görebileceğini söyledi; Psyche ’den bir şey yapmasını isterlerse onu yapmayacaktı... Psyche ’nin isteği karşılığında bu, çok kolay bir şarttı..

Ailesinin yanına gittiğinde hepsi onu özlemle karşıladılar. Hepsi birbirini çok özlemişti, onu çok merak etmişlerdi, bir sürü sorular soruyorlardı ve duyduklarıyla dehşete düşüyorlardı. Psyche
, kocasını sadece geceleri yanında bulduğunu ve asla yüzünü göremediğini ama çok iyi kalpli olduğunu ve onu çok sevdiğini anlatınca kız kardeşleri kıskandilar, fesatça bir fikir ürettiler;  Psyche ’nin kocası  elnihayetinde bir canavardi ve zamani gelince onu oldürecekti,ya da o kadar çirkindi ki bundan çok utanıyordu...Bu tip şuphelerle Psyche ’nin kafasını kariştirdilar  ve ona, bir gece kocası uyurken bir hançer alıp mum ışığında bakmasını söylediler.

Psyche
  eve döndüğünde aklını bu sorular kemiriyordu ve akşam merakına yenik düştü, kocası uyurken eline bir mum, bir de canavarsa ve uyanıp saldırırsa diye hançer alıp kocasının yüzüne doğru eğildi. Yaninda yatan, dünyanın en yakışıklı erkegini, kocaman beyaz kanatlarını ve yanında duran bir okla yayları gördü. Kocası aşk tanrısı, EROS’tu. Psyche adeta büyülenmişti ve kocasına bir kez daha aşık olmuştu. Bakarken, elindeki mumu unuttu, ve dalgınlığından mumdan kızgın bir damla EROS’un kanatlarına damladı. Damlanın verdiği sıcaklıkla uyanan EROS, ondan istediği tek şeyi de yapmayan Psyche ye " Güvenin olmadığı yerde aşkta olmaz "dedi ve pencereden uçarak onu terk etti(bir de şraaaaaak diye tokat atsaymış tam olacakmış)

Psyche ne yapacağını şaşırdı, teker teker tüm tanrılara gidip Eros’u ona geri dönmesi için ikna etmelerine yalvardı, fakat EROS Olimpos Dağı’nın tepesinden Psyche ’yi sadece seyrediyordu, onu hala çok seviyordu fakat yaşattığı hayal kırıklığını unutamıyordu.(Harlequin tarzi romanlarindaki tipik erkek karakter tavri) Psyche, son şansı olarak kendisinden nefret ettiğini bildiği Afrodit’e yalvarmaya gitti. Afrodit ise onu soğuk ve düşmanca bir gülümseyişle karşıladı, ve onun iyi bir eş olup olamayacağını test edeceğini söyledi (kaynana). Psyche ’ye yapmadığını bırakmadı, önce bir sürü tahılın içinden tane buğdayları ayırttı (Ayikla bakalim pirincin tasini demis aslinda) , sonra da gidip altın koyunların tüylerini kırpmasını istedi (bu vahşi koyunları kırpması ve yünlerini eğirmesi için çoban yardımcı oldu ve öğlen hepsini kavalıyla uyuttu), son olarak da Hades’in karısı Persephone’den büyülü makyaj kutusunu almasını ama ne olursa olsun kutunun içine bakmamasını söyledi. Maalesef Psyche bir kez daha merakına yenik dustu (insanin basina ne gelirse ..ya meraktan ya ..meraktan zaten)ve zor da olsa alabildiği kutunun içini açıp baktı, kutunun içindeyse gözle görülebilir bir şey yoktu; sadece ölüm uykusu...
Psyche
  orada uyuyakaldı ve nefes alışı durdu. Bunu gören Zeus daha fazla dayanamadı, EROS’u yanına çağırdı ve buna bir son vermesini, artık onu affetmesini söyledi. EROS,  Psyche ’yi alıp Olimpos Dağı’na getirdi. Zeus’un önünde Psyche ye önce ambrosia içirip ölümsüzlüğe kavuşturdular, sonra da Psyche ile Eros evlendi. Tanrı ve tanrıçaların arasında sonsuza dek mutlu yaşadılar.......mış!!


 Simdi efenim,aslında bahsi geçen "Pysche" ruhu temsil ediyor ,hani şu adı çok sık geçen -ruhun güzelligini ...
Her çeşit dış güzelligin neşter ile mümkün kılındığı günümüzde; Eros çoktaaaaaan baska bir Psyche bulmuş,gece yatarken dişlerini fırçalamaktan vazgeçmiş ve ev dağınık olmasına rağmen bütün gün kıçını devirip yattığı için  Psyche onu çoktan boşamış ve yüklü bir tazminat alıyor olurdu (Adam Olimpos'ta Tanrı'ymis,boru mu )Tazminatı ödemekte zorlanan Eros'ta kanatlarının verdigi  avantajla kargo servisini ikinci iş olarak yapardi garibim.
Afrodit (kaynana) olayına girmiiim hiç....

Mitolojide olsa ,okumasi keyifli...


not:Anlatımın sığlığından anlasıldığı uzere yazım bana ait degil,renkli yazilanlar dışında :P