24 Nisan 2012 Salı

”Yalnızca ilişki içinde olgunlaşabilirsiniz; sevgide olgunlaşırsınız, hoşnutlukta değil. Ama kalbiniz solmuş; onu zihne ait şeylerle doldurmuşuz, bunun için başkalarına zihinimizi onların yarattıklarıyla doldurmak için bel bağlıyoruz. Sevgimiz olmadığı için onu bir öğretmenle, bir başkasıyla bulmaya çalışıyoruz. Sevgi bulunabilecek bir şey değildir. Onu satın alamazsınız, kendinizi onu bulmaya adayamazsınız. Sevgi ancak siz olmadığınız zaman vardır. Doyum aradığınız, kaçtığınız, ilişkideki karmaşayı anlamayı kabul etmediğiniz sürece yalnızca kendinize önem vermiş olursunuz, bu nedenle sevgi yadsınır.

Şarkı dinlemek için burada değilsiniz. Bizim yapmaya çalıştığımız şey kendi kalbimizdeki şarkıyı bulmak. Başkasının şarkısını dinlemek değil. Birçok insan başkasının şarkısını dinlemeye alışmış, dolayısıyla kalpleri boş, her zaman da boş olacak.

Sizin şarkınız değil, demek ki siz yalnızca bir gramofonsunuz. Psişik durumunuza göre plak değiştiriyorsunuz; siz müzisyen değilsiniz. Oysa özellikle işlerin zor ve dertlerin ağır olduğu zamanlarda her birimiz müzisyen olmak zorundayız, şarkıyla kendimizi yeniden yaratmak zorundayız. Bunun anlamı kalbimizi zihnin doldurmuş olduğu şeylerden özgürleştirmek ve boşaltmaktır. Dolayısıyla zihnin yarattıklarını anlamak ve bu yaratılanların hakiki olmadığını görmek zorundayız. Kalp boş olduğu zaman, küllerle dolu olmadığı zaman, zihin sessizdir. O sessizlikte zihnin ürünü olmayan, yok edilemez ve çarpıtılamaz bir şarkı vardır..”