New York City'e vardiktan tam bir gun sonra arkadasimla beraber market alisverisine ciktik.
Birseyleri unuttugu icin arabaya giden arkadasim donene kadar reyonlarda gezinmeye karar verdim.
Bu gezinmeye baya bir kendimi kaptirmis olmaliyim ki yanima yaklasan kadinin omuzuma dokunmasiyla irkildim.Bizim koko$ diye tabir edebilecegimiz 60'li yaslarindaki kadin, guzel gozlerini bana dikmis,benden cevap bekliyor gibiydi (belli ki birsey sormus ! )
- ??
-yukirvarosamtink ? (Ingilizce bilmiyorsaniz bunun gibi birsey anliyorsunuz iste)
Kaslarimi hafifce kaldirdim ve ne akla hizmet bilmiyorum ama agzimdan soyle birsey cikti
-Yeah?!
-@#T@^%%^#^#^&*%$ ( Ingilizce disindaki bir dil konusulunca da anladiginiz bu oluyor ! )
-Huh?!
-@#T@^%%^#^#^&*%$ !! bunu soyledikten sonra guldu kadin ama israrla yanit bekliyordu (e o da malmis,cvp veremedigime gore daha ne israr ediyorsun ! ).
Bu esnada arkadasim imdatima yetisti ve sonunda olayin ne oldugu anlasildi.
Megerse kadincagiz bana- Hirvat misin diye sormus, benim cevabimdan sonra hangi dili konustugunu siz tahmin edin artik : ))
Aslinda bu tip trajikomik?! bircok anim var ama Amerika'ya vardigim ilk gunun anisindan baslamak istedim.
Ingilizceyi akici olarak konusmaya baslamam alti ayimi aldi (Tek kelime bilmiyordum,n'olmus ! )
.Bir is bulmam ise üc ay...
Bircok ogrenci gibi ben de kacak calistim.
Niye? cunku ogrenci olarak yasal hakkiniz olan part-time is ile orada gecinmeniz imkansiz heleki ailenizden maddi destek almiyorsaniz.
Baskalarini bilemem ama benim yaninda calistigim her iki Turk'te serefsizin tekiydi !
Ilk'i Cerkes asilli Adapazar'li bir Turk'tu.
Son derece yakisikli bir adam olan patronumuz Bay E, arkadasca konusmayi dahi yilisiklik olarak algilayip herkesi tersleme potansiyeline sahipti.
Isyerindeki herhangi bir kizin ( Turk soz konusuysa daha da cok cinleri tepesine cikiyordu ) herhangi bir yakinlasmasina direk -mal damgasi vurdugu gibi,bu nadide sahsiyeti elinde en pahali icki kadehlerinden biri Manhattan'in gozde barlarindan bir tanesinde diger hatunlarla dans ederken gormek bizi sasirtmisti dogrusu! .Evli ve uc cocuk babasi olan bir insanin eglenmesini tabiki yadirgamam ama ben ya da diger is arkadaslarim hic te oyle yavsak tipler olmamamiza ragmen bize asilanlar oldugunda -siz kuyruk sallamasaniz olmaz diyen bir adami yadirgarim arkadas !
Sonradan ev arkadasim olan XXX ise sefiyle cikmaya basladigi icin isten kovulmustu. Bay E. arkadasimi kovunca,ben de bir sure sonra isi biraktim.
Diger calistigim Turk'e gelince : Kendisi FB'nin eski futbolcularindan olan bu zat in bize pek bir zarari olmamisti ya da faydasi zira islettigi yerin tum sorumlulugu ne kendisinde ne dip boyasi gelmis yapmacik karisindaydi.Butun sorumluluk ,orada buyumus olan patlak gozlu,ayak bileklerine kadar etek giyen, Turkce'sinin yeterli olmadigi yerde AN TAYM ( on time) diye aniran, götü yere yakin yegenindeydi.
Yeni ise giren bizleri,bir hafta boyunca esek gibi calistiran bu götü yere yakin Nuriye,sabahin altisinda ise baslayip aksam yediye kadar calismamizi gozardi ettigi gibi,haftaligimizi odememesine gerekce olarak kirik Turkce'siyle soyle bir aciklama getirmisti :
- E bir hafta deneme sureseydi,onu ödemiyoruz.
-Ama benim bu hafta (son derece suratsiz illet bir illet olan Corum'lu ev sahibime ) kirami ödemem gerekiyor!!
- ain't my problem dedi ve koca kicini döndü gitti
-...... orospu ! ...diye fisildadim dislerimin arasindan,..
Buradaki maceramiz bir hafta surdu.Hatta onlari ihbar edecegime dair kendi kendime yemin etmistim.Daha yapmadim ama hazir aklima gelmisken ufak bir arastirma yapayim.
En uzun calistigim isyerinin sahibi, iyiden iyiye bir terrorist grubunun propagandasini yapan bir Kürt ' tü.
Isyeri SoHo'nun en islek yerlerinden birindeydi ve inanilmaz yogun oluyordu. Susan Sarandon,Tim Robbins gibi ünlüleri gormemiz de tek eglencemizdi.
Burada calismanin neticesinde kaybettigim tek sey, isyeri sahibinin benden cikarmami istedigi dudagimin altindaki piercing oldu : ) Goruslerini desteklemiyor olsam da, diger calistigim yerlere nazaran calisanlarina en insanca en adil davranan yer burasi olmustu ne yalan soyleyeyim.
Uc senelik maceramda , bir de üc ay yanlarinda calistigim,ulkemize girisi yasaklanmis sozum ona bir din adaminin marketi vardi ki deginmeden edemeyecegim . : P
Isyeri sahibi son derece babacan,namazinda niyazinda marketin icinde takunyalarla gezen , kendi halinde , yardimsever bir adamdi.
O olmadigi zamanlarda marketi idaren eden sakalli ,mavi gozlu ,cenesi cok iyi laf yapan 25-26 yaslarindaki hayli yakisikli elemana gelince : Konu din,israf,adalet olunca mangalda kül birakmayan bu zat, hem yavsakti hem de orada calisan kizlardan bir tanesini hamile birakip kürtaja zorlamisti ki bu ilk vukuati da degilmis.
Benim gibi kasiyer olan diger kizlar eger kapaliysa -bacisi gibi konusup flort etmesine ragmen , ben ve diger arkadasim onun kinayeli ,cok bilmis ,ukala konusmalarina maruz kaliyorduk.
Birgun beni yanina cagirdi ve damdan düser gibi soyle dedi :
-Sen birsey mi iciyorsun ?
-Anlamadim?Saka mi bu?
-yok yani gozlerinin alti sisiyor da hep
-E sizin de oyle ama ben sizi boyle birseyle itham etmedim.
-Ben sadece sordum!
-Ben de fikrimi soyledim !
Itiraflar dizisi gibi oldu ama tüm bunlara deginmeden edemezdim.
Bir de yaninda bir süre yasamak zorunda kaldigim Corum'lu hanim ablamizin cesitli oyunlari var ki hic girmeyecegim,mideniz bulanmasin iyice : )))
Belki baskalari benim yasadiklarimi tecrübe edinmedi ama bunlari gercekten yasadim.
Buna ragmen komik seyler de basima gelmedi degil...
Esyalar, malum cok pahaliydi,en azindan ogrenciyseniz durum boyleydi.
Ev arkadasim Berk ile eve donerken hemen yanibasimizdaki apartmanin kapisina birakilmis iki kisilik kirmizi kadifeyle kaplanmis güzel koltuk dikkatimizi cekti. Etrafa bakindik, herhangi bir kimsede gozükmüyordu ortalikta. Uzerine isemek üzere olan gri sirnasik kediyi kovaladigimiz gibi kaptik koltugu. acele acele eve kosturmaya basladik.
Bilhare gülmekten gozümden yas geldigi icin durmak zorunda kaldim...Berk'te gülmekten katiliyordu.
Gece yarisi, sokak lambasinin altinda bir genckiz (e o zaman genc kizdik) ve genc bir erkek, cart kirmizi bir koltugun yani basinda karinlarini tutarak garip garip sesler cikariyor..Gorüntü aynen boyleydi : ))
Evimize varmamiza bir iki adim kalmisti ki karsi kaldirimdan gelen kalabalik grubu gordügümüz gibi koltugu biraktik ve üstüne oturuverdik..Hicbirsey olmamis gibi havadan sudan sohbet etmeye basladik, ustelik ingilizce (sozüm ona dikkat cekmemek ve dogal gozükmek adina)...arada yine kikirdamamiz da cabasi...
Gecenin bir yarisi yolun ortasinda kirmizi bir koltugun uzerinde kikirdayarak konusan bir cift ,koltuk tasiyan bir cifte nazaran daha anormal gozüküyordu dogrusu. Karsindan gelen grup da boyle düsünmüs olmali ki garip garip bize bakip,yollarina devam ettiler.
Sonunda kirmizi güzel koltugumuzu eve cikarabildik.Güzelce temizledik,oradan tasinana kadar da kullandik.
Sonraki günlerde, bu koltuga yine sokakta bulunmus bir pike masasi,bir iki sandalye daha dahil oldu.
Ha,geriye kalanini da ikinci el satan bir magazadan aldik...
Bazi sabahlar menemen kokusunun ,bazi aksamlar taze fasulyenin dumaninin yükseldigi ufak dairemizin kocaman penceresinin onundeki yangin merdivenlerine cikip,JFK koprusünü sigara tüttürerek izledigimiz geceleri,
Turkiye'nin Dünya kupasinda edindigi galibiyetleri ev arkadaslarimla evin icinde deli gibi ziplayarak kutladigimiz sabahlari ,
Yeni yila opuserek girene kadar arkadasim olan Irlanda'li sevgilimle telefondaki atismalarimizi,gürültülü kahkahalarini, haftaici ayrilip her haftasonu barismamizi,
Bloom's ve SoHo'daki canli muzik performanslarina bagira cagira eslik ettigimiz sarkilarimizi,
Bar'da kilitli kaldigi tuvaletin kapisinin altindan sürüne sürüne cikan sivri zekali ev arkadasimi : )))
Dunya tatlisi yunan komsumuz Niki'yi,
- jeepers creepers geliyooor diye bagirarak gece yarisi altindan delicesine kosarak gectigimiz o koprüyü ,
ilk goruntülü chat'in de bir sapiga denk gelip,ekranda gordügü seyin muz olmadigini bizim uyarmamizla idrak eden Cezayir'li alik arkadasimi (amma salak arkadaslarim varmis bu arada : )
Brezilya'lilarla futbol uzerine agiz dalasina girdigimiz küfürlerin havada ucustugu, arada bogaz bogaza geldigimiz kavgalari ,
Yunan pastanesinde -Ekmek kadayifi yuzunden laf sokup ardindan cok iyi arkadas oldugum Rum firlamalari
Irish Pub'dan ciktiktan sonra kalabalik grup halinde gittigimiz Diner ' lardaki neseli kahvaltilarimizi,
Lady ve Love is in the Air esligindeki ritmik sallanmalarimizi.
Red Lobster'in koca porsiyon makarnalarini ,
Parami unuttugum icin bana bilet parasi veren yasli zenci kadinin bana hissettirdigi minnet duygusunu ...
ve daha sayamadigim nice seyleri ozlemiyor degilim,
bahsini ettigim olumsuzluklara ragmen..
Bir daha gidip yasarmiyim ? -HAYIR!..
ama
iyi ki yasamisim... : )
Bu birazcik alelacele bir anlatim oldu...ama daha detayli yazacagim yakin bir zamanda...izlemeye devam : )
English man degiliz ama olsun..paylasalim : )